Bellek son otuz yılda, kimlikle birlikte sosyal bilimlerin belki de en popüler kavramlarından biri oldu. Yirminci yüzyılın sonuna doğru, büyük anlatıların sorgulanması ve iki kutuplu dünya düzeninin çözülmesinin ardından, karşı-anlatılara, parçalı tarihlere, muhalif ya da evvelce dışlanmış etnik, dinsel, politik grupların kolektif belleklerine dönüş de, mümkün ve dahası cazip hale geldi. Bellek üzerine yürütülen bu tartışmaların pratik ağırlığını da gözden kaçırmamak gerekiyor: İnsanlık tarihinin gördüğü en ağır kıyımlarla, iki dünya savaşı ve etnik, dinsel, cinsel saiklerle bireysel ya da toplumsal düzeyde güçlüden zayıfa yönelen yüzlerce şiddet örneğiyle yüklenmiş bu yüzyılda, hatırla(t)mak ve unutturmak politik mücadeleler açısından da merkezi hale geldi.
Bellek kavramı, geçmişi hatırlamanın sabit ve disipliner bir biçimi olarak kavranabilecek konvansiyonel tarih ve tarih yazımını tartışmaya açar. Bellek iki ayrı yatakta akar: Kolektif ve bireysel olan bellekler. Kolektif bellek kavramının popüler yükü, çoğu zaman kişisel hatırlamanın ihmal edilmesiyle sonuçlanır. Bugün artık malumu ilam etmek olsa da, belleğin geçmiş zamanın bir yansıması değil, bugünün bağlamı içerisinde var edilen kurgusal/ yarı-kurgusal bir anlatı olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. Buradan bakıldığında, bu ilişkisellikler (bellek ve kimlik, bellek ve tarih/ tarih yazımı, kişisel hatırlama ve kolektif/toplumsal bellek, geçmiş ve bugün), bellek merkezli araştırmalar açısından merkezi tartışmalar olduğu gibi, aynı zamanda birer kavramsal çerçeve önerisidir.
Bellek çalışmaları, Türkiye akademik yazını açısından hayli yenidir. Sayıca az olmasına karşın bu güçlü çalışmaların iki ana damarda toplandığını söyleyebiliriz: Kayda değer bir bölümü, bellek ile kent-kentleşme ve uluslaşma süreci-ulusal kimlik inşası temalarında yoğunlaşmıştır. Öte yandan, Türkiye gibi, yakın tarihi katliam, soykırım, askeri darbeler, otuz yıllık silahlı şiddet ve iktidar elinden tekil olarak bireylere ve topluma yönelen politik, etnik, dinsel şiddetle dolu bir ülke açısından, bellek çalışmasını politik mücadeleden ayrı tutmak mümkün değildir. Dolayısıyla, geçmişle hesaplaşma ve toplumsal barışın inşası da, akademik pratiğin odaklandığı önemli temalardan biri olmuştur.
Moment Kültürel Çalışmalar Dergisi, bu izlekte hareket ederek, ikinci sayısını bellek çalışmalarına ayırıyor. Disiplinlerarası bir alanda yer alan bellek çalışmaları, kavramsal tartışmalar kadar etnografik araştırmalar için de mümbit bir alan. Moment, bu sayıda her iki türden çalışmalara da yer vermeyi hedefliyor.
Bir metafor olarak bellek
Bellek politikaları
Unutma ve hatırlama
Bireysel ve kolektif bellekler
Toplumsal hareketler ve bellek
Bellek ve yerel tarih
Bir mücadele aracı olarak bellek
Geçmişle hesaplaşma
Biyografi/otobiyografi yazımı
Alternatif tarih araştırmaları ve sözlü tarih
Bellek ve sanatlar
Funda Şenol Cantek, Göze Orhon