Moment Dergi
Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Kültürel Çalışmalar Dergisi
HÜ İletişim Fakültesi 06800 Beytepe / Ankara

Makale Çağrıları

Moment Makale Çağrısı: Zamanın Ruhu ve Duygular

18 Aralık 2025 (Perşembe)
15 Mart 2026 (Pazar)

Moment Dergi’nin gelecek sayısı, sosyal bilimler alanında bir süredir artan bir ilgiye sahip duygular konusunu ele almayı amaçlıyor.

İçinden geçtiğimiz zamanları; yaşamlarımızı kuşatan savaşlar, katliamlar, travmalar, ekonomik krizler, güvencesizlik, iklim değişikliği gibi kriz anları ve alanlarıyla birlikte düşündüğümüzde, bizi çevreleyen bu dünyayı ve parçası olduğumuz zamanı anlamlandırabilmek, tüm bunlarla neler yapabileceğimizi görmek için duyguların merkezi önemde olduğunu düşünüyoruz. Nitekim daralan demokratik siyaset alanı ve artan otoriterleşmeyle birlikte baskı aygıtları ve güçlü lider retoriğinin politik hayata egemen olmasını; toplumsal hayatta yükselen hoşnutsuzluğun hedef gösterilen “öteki”lere ve yaratılan “günah keçileri”ne kanalize edilmesini; tüm dünyada gün geçtikçe yükselen toplumsal cinsiyet karşıtı hareketler ve LGBTIQ+’lara yönelen şiddet ve ayrımcı uygulamaları; azınlık ve göçmen karşıtlığında cisimleşen milliyetçilik ve ırkçılığı korku, öfke, nefret, hınç, güvensizlik gibi duygulardan bağımsız düşünmek güç. Elbette tüm bunların karşısında büyüyen toplumsal hareketleri, direniş pratiklerini de… “Duygulanımsal topluluklar”, “duygulanımsal kamular” gibi kavramsallaştırmalarda yansıma bulduğu gibi duygular, kolektif hareketliliğin ve dayanışmanın örgütlenmesinde de merkezi rolde.

Duygular aynı zamanda neoliberal kapitalizmin emek süreçlerinin ayrılmaz bir parçası. “Gayri-maddi emek”, “duygusal emek”, “duygulanımsal emek”, “bakım emeği”, “zihinsel yük” tartışmalarının çeşitli bağlamlarda bize gösterdiği gibi; bireylerin yalnızca bedensel ve bilişsel kapasiteleriyle değil, tüm kişilikleri ve duygularıyla üretim sürecine dahil olmaları bekleniyor. Duygular “yönetilen ve metalaştırılan” bir emek alanına dönüşüyor, “duygusal kapitalizm” çerçevesinde bağlılık ve yakınlık ilişkileri piyasa mantığıyla yeniden yapılandırılıyor. Bu mantık aynı zamanda bireylerden tüm hayatlarını ve benliklerini rekabetçi ve girişimci bir ruhla yoğurmalarını, sürekli daha iyi bir sürümlerini yaratmalarını bekliyor. Mutluluğu ve hazzı yakalamayı bir mecburiyet, sağlıklı yaşamı bir düstur haline getiriyor. Başarının, başarısızlığın sorumluluğu bireyselleşiyor. Sonuç; bireylerin kaygı, yetersizlik, tükenmişlik duyguları ile baş başa kalmaları, depresyonun çağın hastalığı olarak yaygınlaşması oluyor.

Bu doğrultuda, geleneksel medya araçlarından dijital platformlara uzanan farklı form ve deneyim alanlarıyla medya, kültürel üretim ve tüketim alanları, bugün gündelik hayatın ayrılmaz parçasını oluşturuyor. Duyguların dolaşıma girdiği, insanların ortak duyguda buluşabildiği, aynı zamanda duyguların değer ürettiği ve yönetilebildiği bu deneyim alanlarının dinamikleri; algoritmalar ve büyük veri tartışmaları ile gittikçe karmaşıklaşıyor. Duyguların aynı zamanda ölçülen, sıralanan ve ekonomik değere dönüştürülen, gözetlenen unsurlar haline geldiği bu tabloda, her geçen gün yaşamın farklı alanlarına daha fazla entegre olan yapay zeka, başka yeni deneyim ve tartışma alanları açıyor.

Bu çerçevede zamanın ruhunu kavramaya çalıştığımız Moment Dergi’nin bu sayısında duyguları bireysel tezahürlerden çok toplumsal fenomenler olarak ele alıyoruz ve şu sorulardan yola çıkıyoruz: Günümüzü anlamaya çalışırken duygulara dikkat kesilmek neden önemlidir? Toplumsal, politik ve kültürel olarak hangi duygularla temas halindeyiz? Bugünü hangi duygular etrafında konuşabiliriz? Bu duyguların dolaşıma girdiği, bizim etkileşim halinde olduğumuz temel mecralar ve araçlar neler? Bu duygular nasıl öznelliklere yol açıyor? Kolektivitelerin oluşmasında duyguların nasıl bir yeri var? Özneler içinde yaşadıkları dünyayı dönüştürmeye çalışırken duygular ile nasıl ilişkilenir? Özneler olarak bizler tüm bunlarla neler yapıyoruz?

Sonuç olarak, duygular çok çeşitli disiplinlerin konusu olmakla birlikte, bu sayıda duygulara sosyolojik ve kültürel perspektiften yaklaşan, duyguların ne olduğundan ziyade onları etkileşimsel ve eleştirel bakış açısıyla irdeleyen özgün araştırmalara dayanan makaleler yayınlamayı hedefliyoruz. Özellikle iletişim, medya çalışmaları, kültürel çalışmalar, gündelik hayat, toplumsal cinsiyet gibi alanlardan duygu ve duygulanım konularını ele alan ampirik ve kuramsal çalışmaları memnuniyetle bekliyoruz. Yazılarınızı Türkçe ya da İngilizce olarak yollayabilirsiniz.

Bu sayı için tema önerilerimiz -bu başlıklarla sınırlı olmamak kaydıyla- şunlardır:

  • ● Duygular ve gündelik hayat
  • ● Duygular ve toplumsal cinsiyet
  • ● Duygusal/duygulanımsal emek
  • ● Terapötik kültür, kişisel gelişim ve mutluluk endüstrisi
  • ● Duygusal kapitalizm: Tüketim kültürü ve duygular
  • ● Toplumsal krizler ve toplumsal hareketler çerçevesinde duygular
  • ● Aidiyet, kimlik, kolektivite ve duygular
  • ● Duygulanımsal yakınlıklar
  • ● Duygulanımsal yurttaşlık
  • ● Duygulanımsal topluluklar
  • ● Duygulanımsal kamular
  • ● Bireysel ve kolektif duygu repertuarları
  • ● Medya/sosyal medya ve duygular
  • ● Popüler kültür ve duygular
  • ● Platformlar, algoritmalar ve duygular
  • ● Yapay zeka çağında duygular
  • ● Göç, hareketlilik ve duygular
  • ● Beden, mekân ve duygular
  • ● Bellek ve duygular
  • ● Maddi kültür ve duygular

Tema harici yazı kabul etmeyeceğimiz yeni sayımız için metinlerinizi 15 Mart 2026 tarihine kadar aşağıdaki linke tıklayarak DergiPark üzerinden gönderebilirsiniz:

MAKALE GÖNDERİMİ

Tema editörleri: Gökçe Zeybek Kabakcı ve Burcu Şenel Alpuğan